Çarşamba, Ekim 18, 2006

KESTANELİKLER

İhsan DURAK
Öğretmen (E)
http://ihsan.durakailesi.com

Vatandaş bir türküdür tutturmuş. Yol alıyor zamandan. Ne türkünün anlamını
biliyor? Ne türküde geçen varlıkları görmüş.Kestane kaynatır pişir ama
ağacını görmemiş. Bizim hurma ağacını görmediğimiz, sigarayı içenin tütünü
tanımadığı gibi. İçinden geldiği gibi haykıra haykıra türkü söylemenin
tadına mı varıyor? Yoksa yalnızlığını gidermek, bende buralarda varım mı
demek istiyor, bilemiyoruz?
Yanık sesiyle; dağlara , taşlara, gökte uçan kuşlara sesleniyor. Sesi
yankılanıyor iki dağ arasında. Sek Deresi’nden,Ulus Dağı yamaçlarına.
Tırmanırken yokuşları, dizlerinin dermanını sağlamak, kendini yarınlara
bağlamanın keyfini çıkarıyor,bizim insanlarımız.
Coşkusu dağlara, ovalara sığmıyor. Murt, yavşan, kekik, labada kokusu
sarmış etrafı. Yükseldikçe zirvelere; geniş yapraklı, koyu gölgeli devasa
ağaçların arasında gözünü açıyor. Kozalakların kirpimsi yapısından
dokunmaya korkuyor.. İnsan bu. Hem korkar. Hem türkü yakar.
“Dere boyu kestane./ Dökülür dane dane./ Sinek konsa rızam yok./ Gül tenin
üstüne... Tren gelip durur mu?/ Mektup versem olur mu?/ Beni seven allı
gelin/ Başkasında durur mu? Ambar üstünde ambar./ Ambardan sular
damlar/ Gel sarılıp kaçalım/ Yaşlı baban ne anlar.”
Yitik DR. İbrahim Esas ile Balıkesir; Ali Hikmet Paşa Meydanı”nda ayak üstü
sohbet ediyoruz. 1996 yıllar. “_İhsan öğretmenim, Nasıl alışabildin mi
Vilayete?” Eh işte, şöyle böyle dedim.”- Ben alışmadım. Evler kaloriferli,
ısındığını ısınmadığın anlayamıyorsun. Üstünde kestane pişiremiyorsun. Ah!
Sındırgı. Yakarsın sobayı. Gürül gürül. Koyarsın Çayır, Gözören, Kürendere
kestanesini çıtır çıtır. Yanında birde dereboyu ceviz içi. Dokunma benim
keyfime” dedi rahmetli.
Yağmurlu hafta sonu havaların soğuması,bu düşünceleri ve anıları yükledi
bana. “Kestanelikler “başlığı aklıma nereden geldi derseniz? Yanıtlayayım.
Evimdeki divanların iskelet ve görünen masif kısımlarındaki doğal güzellik,
mobilya olarak duruşu ayrı bir güzellik. Mobilya yapımı için; Çayır,
Gözören, Alan kestaneliklerinin yok edilmesi bana ters geldi.
Kestanelik, elmalık, cevizlik, bağlık, bostanlık, bademlik, armutluk,
fıstıklık, sebzelik her yer güllük gülistanlık. İnsanlarında bir başka
güzellik.
Bozulmamış. Geçmişi geleceğe taşımanın gayretiyle, gelenek ve göreneklerine
bağlı. Yaprağı gübre, kurumuş dalı fırınında çırpı. Sobasında yakacak.
Ocak başında tıslayarak yanan kütük. Bir yaşam biçimi. Uzun kış gecelerinde.
Ağır misafirlerine sunulur çerez olarak. Saman altından kokulu elma,
ambardaki askıdan kavun, ayva ve üzüm salkımı yaşama sevinci katar insana.
Bir tavır, edadır karşılayış. Yedisinden yetmişine, hepsi ermiş. Herkes her
şeyi bilir. Bilir de, bilgiçlik yapmaz. “Ağır ol” derler. Görgüde ve bilgide
öncü. Çalışkanlıkta birinci, üretmenin ve korumanın gayretiyle. Kestane
kozalağı gibi, zaman içine yuvarlanıp giderek, yol almanın huzurunu yaşar,
bizim güzel insanlarımız.01.10.2006 Ankara’dan
--
No virus found in this outgoing message.
Checked by AVG Free Edition.
Version: 7.1.408 / Virus Database: 268.13.4/476 - Release Date: 14.10.2006

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home