Cuma, Şubat 09, 2007

KIVRIMLARCA



 

            "Dereboyu kavaklar" halk türkümüzün adıyla yol alalım. Zamanın ıssız yollarında. İnsanlarımız, kıvrımlarca yol alırlar. Yollarda, yıllarca. Yanılıyor muyum? Sındırgı'mızın dere boylarına bir bakınız. Ben açmadım bu yolları. Yollar kendi oluşmadı.

         Koca köprüden çıktım yayan dayan dizlerim dayan. Kıvrımların hangisin adını yazayım. Bir kilometre tam gaz gidebileceğiniz yol var mı dere boyunda? Sındırgı'dan Simav'a, Kürendere'ye, çayır, Gözörene. Çıkrıkçı, şapçı, Osmanlar, Kıran, Kepez Hisaralan.

         Haksızlık yapmayalım; Yüreğil, Yaylabayır, Işıklar, Dağderelere, Kınık'a. Kertil rampalarında yol alanlara Allah selamet versin. Ova köylerine ne diyelim? Kanal boyu, köyiçi. Eşmedere, Çukurdere, Eğridere, Şahinkaya"ya kıvrımsız ulaşabilir misiniz?

          Konumuz kimseye   çamur atmak, karalamak gibi bir  hedefimiz yok. Yoların kıvrımlarında, yolculuk yapan insanlarımızın öğrencilerimizin, "ayran çalkağında" gibi yolculuk yapmaları KAYGIMIZ., Tehlikeler içinde olmaları hakları ve kaderleri olamaz diye algılarım.

         Yanık insanlarımız; üretimlerini pazarlayabilmek, gereksinimlerini karşılayabilmek için çektikleri sıkıntıların ve üzüntülerin hesabını kim verecek diye sormaya başlamak gerekmez mi?

         Savaşlar, işgaller, tehditler, cahillikler yoksullukların nedeni? Neler olabilir? Para kimdeyse güç onda. Ne kadar paran var? O kadar namuslusun. Ne kadar paran çok? O kadar dindarsın, Ne kadar belalısın? O kadar   kabadayısın. Hani nerde insanlık? Haydi canım sende. Yoksulsan öl.

         İnsanlardaki kıvrımlar, insanı buruşuk kılar. Yaşlanmış gösterir. Elbiselerde ki kıvrımlar buruşuk, buruşukluk insanı debikleştirir. Kimi kıvrımlar insanı başka dünyalar götürür. Düşüncelerimizin kıvrımlarında yol alalım. Her kıvrımda yeniden yaşamak ve yaşlanmak; insanın gelecek sorunudur. Kıvrımlarca yürümemiz , yol almamız;   yeniden yaşama sevincimizi besler.

         Yolların kıvrımlarında; yeni alanlara, doğal ve evrensel güzelliklere yol alırsınız. Akarsularımızın kıvrımlarında ilerleme, yeni göllere ve denizler ulaşmanızın kaynağıdır. Bıkmadan, usanmadan, kıvrımlarca, kıvrana,kıvrana ilerleyişimiz; yaşama sevincimizin besinidir.

         Kıran kırana değil, hakça, insanca, yan yana yaşamak, bir erdem ve olgunluktur. Sözlerin kıvrımlarında kir saklamadan, açık ve net olarak düşüncelerimizi sunmak insani olanıdır. Çamur atmak kolay olanı. Zor olanı; insanlarımıza hizmet veren sosyal, siyasal, ekonomik, eğitim, sağlık, ve akademik hizmet erkanını yüreklendirip, hizmet alımını, alanını artırmak. Yüreklice olanı.

          Ozan sözün burasına bir türküyle katılıyor;

         "El veriyor el veriyor. Orta direk bel veriyor.

         Döndüm baktım ben yanıma, Yiğit Mehmedim can veriyor.

         *                 *                 *

         El yazıya el yazıya. Can yiğidim gidiyor

         Nasıl dayanır bu yürek, o sızıya."

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home