“ÇIRADAN KOPARDIM KIYMIK”
--
" Saklaman , gizlemen gayrı biz onu çoktan duyduk" diyerek gönül telimizi sızlatan türkümüzü sunan Makbule Kaya yanık sesiyle; bir başka etkiliyor insanı.
Ankara Tandoğan Meydanı'nda söylenen türkülerde bir o kadar candan , bir o kadar yüreklendirici ve bir o kadar onurluydu.
Kalabalıkları küçümseyenler, ekranlarını ve sayfalarını kapatanlar, gözlerini bu gerçeğe ötenler kulaklarını bu seslere tıkayannlar, geleceğe karşı kendi savunmalarını şimdiden yazmaya başlamışlardır.
Bu köşenin adını koyarken; maddi ve manevi anlamda düşündüm. Ben bu Türk Ulusu'nun evladıyım. Bir kıymığıyım. Yöresel anlamda; ben bir Ulus Dağı çocuğuyum iliklerimde onun suyu, ekmeği, havası var diyerek düşünürüm. Her adımımda, her sözünde; bu güzel ülkemin insanları için ne yapabilirim diyerek; bir çıra gibi yanıp tutuşurum. Zaman zaman karamsarlıklar içinde kaldığım olur.
Bencillik batağına batmadan, güzel ilçemizin, güzel insanlarıyla, bu köşemizde bir kıvılcım örneği esip savuruyoruz. Sloganların havasına girmeden, kişilerin, grupların söylemlerine kulaklarımızı tıkamadan, basında yayımlananları yinelemeden yolumuzda yürümek, güzel olanıdır.
Anadolu'muzun sekiz köşesinden; yüz binlerce insan Ankara'ya akıyorsa; bu akışı hızlandırmak, güçlendirmek, debisini artırmak gerekli. Dağda esen yeller gibi yatağına sığmayan seller gibi. Kırmadan , dökmeden, yıkmadan, küfür etmeden, katılmak ve katlanmak gerek. Erdemli olan budur.
Kabalık, kavga, ancak düşmanlarımızı sevindirir. ..."Dahili ve harici bedhahlar" bu durumdan kendilerine yeni vazifeler çıkaracakları bir gerçektir. 200 yıllık özlemleri budur. Şimdi Türkiye'de tam çalışma zamanıdır. Nasıl Olsa; LAİKLER_ ANTİLAİKLER olarak sınırlar çizilmişken bizim işimiz kolaylaştı deme haklarını kullanırlar. Bıyık altından gülüp; küresel ağababalarına el pençe divan durarak sunumlarını yapa bilirler.
İçinizde kibrit çöpü kadar ULUS, YURT ve İNSAN sevgisi bulunuyor ve kendinizi seviyorsanız; Atatürk'ün 25 haziran 1919 Amasya Genelgesini, 23-24 Temmuz 1919 Erzurum Kongresi kararlarını bir yerlerden bulup okuyun.
O günlerde başkent İstanbul'da; bu gün Ankara'da gerçekleştirilen olgu budur. Bundan kim ne sonuç çıkarırsa çıkarsın.
Bize düşen görev; felsefi inanç, etnik, bölgesel ayrımcılık batağına batmadan, olaylara soğukkanlı biçimde yaklaşarak Ulusal bütünlüğümüze yönelen saldırılara birlikte karşı durabilme azim ve iradesinin yürekliliğini gösterebilmektir.
Ortadoğu coğrafyasında; çılgınlıklarına yeni çılgınlıklar eklemek isteyen, küresel güçlere karşı; Ulusça, top gibi olmanın zamanıdır. Kültürel zenginliğimiz ve inanç ayrılıklarımız üzerinden nemalanmak isteyenlere ciddi duruş sergilemenin onuruyla yaşamak, yalakalık yapmaktan iyidir. AB'ye gireceksek; Ulusa Onurumuzla, ABD ile stratejik ortak olacaksak; dürüst ortaklık.
Sonuç olarak; Herkes kendi eteğindeki taşı döksün, herkes kendi evinin önünü süpürsün sokaklar, meydanlar tertemiz olur.
tp://ihsan.durakailesi.com
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home