Pazartesi, Haziran 04, 2007

ÇIRANIN KALİTESİ



Mayıs ayının son yazısını yazmamaya karar verdim. Her çıra hemen tutuşmaz, çıraya benzer çıra değildir. Abanoz deriz. Çıranın kalitelisinin reçinesi   bol olur. Burcu burcu kokar. Kibrit aleviyle çatır çatır tutuşur.

         ULUSUNUN AŞKIYLA YANIP TUTUŞANLAR, karşılıksız bu vatanı sevenler meydanları gelincik tarlalarına çevirdiler. BU AŞKLA YANAN BİR ÖĞRENCİNİN İLETİSİNİ BU KÖŞEDE SİZİNLE PAYLAŞMAK İSTEDİM. Suçluyum. Size hayınlık yapıyorsam, affınıza sığınırım. Bu suçu işlemeye devam edeceğim.

          Türk Ulusu'nun çırasını yakmak isteyenlere karşı, tarafım.   Bayrağımdan tarafım, Cumhuriyetimizden tarafım, TOPRAĞIMIZDAN TARAFIM. Güzel ülkemin güzel insanlarından tarafım.

         Ulu Önder Mustafa Kemal ve eserlerinden tarafa olmak bana huzur ve güven veriyor. Bu onur ve şerefle yaşamak için insani görevlerimi gerçekleştirmeye gayret ediyorum. Aşağıdaki    duygulara aynen katıldığımı belirterek sizi iletiyle baş başa bırakıyorum.

         "AŞAĞIDAKİ YAZIYI BİR ORTAOKUL ÖĞRENCİSİ,  OKULUNUN DUVAR GAZETESİNE
YAZMIŞ.

  İNANILMAZ GUZEL VE FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI
İYİ DE YAPMIŞ.

Bu ülkede yasayan her insanin bağımsızlığını ve demokrasisini
borçlu olduğu
insan:

ATATÜRK...

Gençliğinde kot pantolon giyememiş.
Sevgilisinin elinden tutup
hasılat rekorları kiran bir sinema filmine gidememiş...
Padişah ona Trablusgarp Cephesi'nde görev verdiğinde, lüks uçak şirketinin,
first class koltuğunda viskisini yudumlayarak görev yerine gidememiş...
Halkına bağımsızlık fikrini anlatabilmek için kortej esliğinde
Mercedes'lerle gezememiş Anadolu'yu...
Kurtuluş hareketini başlatmak için 19 Mayıs'ta Samsun'a ayak basan ayağında
spor ayakkabısı ya da kovboy çizmesi yokmuş...
Kazandığı her savaştan sonra savaş sahasına fırlayıp moral veren mini etekli
ponpon kızlar da yokmuş...
Tarih kitaplarına bakılırsa, Yunanlıları İzmir'den denize döktükten sonra
timsah yürüyüşü de yapmamışlar...
Ülkesinde yapacağı devrimleri,  unutmamak için not alacağı bir
cep bilgisayarı olmadığı gibi, kendisine suikast girişiminde bulunacakları
da cep telefonundan öğrenememiş!
Atatürk için üzülüyorum. Dağ gibi adam, bir radyo programına faks çekemeden,
İsmet Pasa için Safiye Ayla'dan bir istek parçası isteyemeden gitti ..
 Lozan Zaferi'nden sonra veya Cumhuriyet'in ilanından sonra arabaya atlayıp
sabahlara kadar korna çalıp, elinde bayraklarla sokaklarda tur atamadı.
Evinin balkonuna çıkıp, bir şarjör mermiyi havaya sıkamadı.
Atatürk'e acıyorum...
Sen kalk, dört kadınla evlenebileceğin bir dönemde dünyaya gel,
sonra değerini bilmeyip tek kadınla evlilik sistemini getir. Aaaah ah...
Çılgın diskolara gitmek, sabahlara kadar içip, içip rock yapmak,
babasının mersedesini alıp söyle bir Emirgan turu çekmek dururken...
Bunları yapmadı Atatürk...
Keyif çatmadı...
Tüm hayatini ülkesinin kurtuluşuna ve uygarlaşmasına harcadı...

ISTE ONUN IÇIN BÜYÜK ADAMDI ATATÜRK HER FIRSAT ELINDE VARDI. O ISE
SADECE
BU MILLETIN BAGIMSIZLIGINI ISTEDI.

BÜTÜN SUÇU

2 KADEH RAKI IÇMEKTI
O KADAR....."

 

 

ttp://ihsan.durakailesi.com

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home