"HAYAT SİNEMASI"
Hayat, akıp giderken. Hep bu günden beslendi. Unutuldu ne varsa geçmişe ait. Bir Selahattin Kına’nın sesi kaldı kulaklarda. Hayat Sineması sahnelerinden.
Hayat Sineması’nı tanıtayım. İlçemizin Balıkesir Caddesinde; 1937 yapımı Emim Ağaoğlu’nun Evinin Güneyinde, 1960’lı yılların
Hayat Eczanesi’nin sahibi Eczacı Mustafa Boduçcuoğlu’un( Yaşıyor mu bilmiyorum?) evinin arakası. Yazlık Hayat, Kışlık Hayat Sineması; Bu gün kü Hükümet Konağı Bahçe kapısı girişinde bulunan; Bayırlı Köyünden rahmetli Kireçci Hasan Ayan amcanın tütün deposunda filimler izlenirdi.
Kasabamızda ki gösteriler, konserler bu alanlarda gerçekleştirildiğine tanık olduk. Bu günkü iş Bankası’nın doğusunda yer alan Hulusi (bey)Kadığlu’nun Zafer Sineması Sındırgı’mızın Eğlence mekanlarıydı. Açık havadaki balo düğünler, bu mekanlarda ikl görücüye çıktılar.
1967’li yıllardan sonra yapımına başlanan BELEDİYE SİNEMASIdır. Sonra, Rahmetli Kaya Edremitlioğlu’nun Yazlık Hayat Sineması, bu günkü kapalı Pazar yeri alanında uzun yıllar kasabamız halkına hizmet verdi.
Bu tanıtımları neden yazdım? Parklar, Pazar yerleri, panayırlar, sanat ve kültür etkinliklerinin gerçekleştirildiği mekanlar. İnsanımızın kültürce beslendiği alanlardır. Onlarca Film izledim. Beni etkileyen, Bugünkü belediyemizin üstünde ki kışlık sinema da; Hailde Edip Adıvar’ın; “VURUN KAHPEYE” romanından uyarlan Ulusal duygularımızı besleyen bir filmdi. Yeni filmleri dört gözle beklerdik.
O günlerde hafta sonları köylerden jip tutarak sinemaya gelirdik. Sonraları, sinemacılığa bulaşan bir virüs sektörü bitirdi.
Yazlık, kışlık sinemalar;1973’lerden sonra televizyonların yaygınlaşmasıyla da kendilerini zamanın derinliklerine sakladılar. Büyük kentlerde yeniden;Sinema salonları açılmaya başlanması,Toplumsal davranış modellerinin kökleşmesi anlamında çok değerli.
Sevgili Necip’i; 1977 ‘li yıllar olsa gerek; rahmetli Barış Manço’yu canlandırması ilgimi çekti. Babası Ali Amcayla olan Park kahvesi sohberleri mi bilemiyorum. Belediye Sinemasında ki gösterilerinden günümüze bende güzel izleri kaldı.
Şimdilerde; bu alem ucu bucağı hesaplanamayan sanal bir dünyaya döndü. İletişim olanaklarının, son süratiyle arttı. Hızına yetişmek mümkün değil. Bilgisayarları geçtik. Şimdi vatandaş cep telefonlarından film indirip izliyor.
1969 yılı Temmuz ayı ortaları. İnsanlı İlk uzay aracı ve insan aya İnecekmiş. Yılancı Mevkiinde Rahmetli Demirci İsmail Amca ile ortak tütün diktik. Çardakta radyodan, insanın Ay’a iniş haberlerini öğrenmeye çalışıyorum.
Aya ilk Ayak basan; NEİL ARMİSTRONG ve arkadaşları Michel Collins, Edvin Aldirn’in ortak görüşleridir.
“BİZİM, AYA AYAK BASMAMIZ, BİZİM İÇİN KÜÇÜK BİR ADIM, İNSANLIK İÇİN BÜYÜK BİR ADIM.” Dediklerini öğrendim.
Şimdi türkü dinlemenin zamanıdır.” Nem kaldı, nem kaldı…”
Millet Ay’a o yıllarda inerken, bizim siyasetçiler sağ olsunlar memur tayinlerinden başlarını kaldırıp, İstanbul_İzmir Karayolunu, Sındırgı’dan 30 kilometre öteden geçirtmeyi başardılar. Millet dağları deldirdi, tüneller açtırdı, Koca Bolu KÖROĞLU dağları delindi geçildi. Kertil Dağı delinemez miydi? Delinemezdi. Yoksa Çılbırcılı Celep, birikeçti Murat’ın oğluyla kim uğraşacak. Benim yakınma hakkım yok. Örneği kendimden verdim.
Bizim Nargile Dedmiz; 85 yaşındaki Emekli Balıkesir Senatör’ü Mehmet Güler Beyefendiyle Ankara- Balgat’ta Nezih Nargile salonunda bunları yad ettik .
GEÇMİŞİ ANIMSAMAK ADINA, BİRKAÇ CÜMLEDE BİZ AKTARALIM GELECEĞE.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home