Cuma, Ağustos 10, 2012

HASTAYIM USTAM!..

        Ben bu dertten ölürüm ustam. Nice doktorlara gittim. Sadece ağrılarımı dindirdiler. Her seferinde ağrılarım yeniden, artarak depreşiyor. “Ölem diyom, ölemiyom. Çekem diyom, çekemiyom…” o dr., senin bu dr. Benim gidip geliyorum; yaşamakla ölüm arsında.

         13 dalım, 13 kolum, 13 canım, canımdan koptu.” Bir hilal uğruna” 13 güneş battı. Dünyam karardı. Tüm dertlerimi unuttum. Onmaz derdime çare bulmanın derdine düştüm. Beni yok saydılar. Var olmanın, insan olmanın erdemiyle başım dik, göğsüm ileride yaşamaya, varlığımı hissettirmeye çalıştım.

         “Sen ağa, ben ağa…; ağam bu ineği kim sağa…”  Ağam bu ne koki ,  ağam biz neden yedik bu poki…” Düzen böyledir, bu böyle geldi böle gider. Kimi yer kimi bakar. Çöpünü sokağa atar. Sonra belediyeye tafra yapar. Sokaklar kokir. Sokağa attığı karpuz kabuğu ayağının altına gelir görmez. Kıç üstü düşer. “Nerde bu devlet? Nerde bu devlet? Diyerek feryat eder.

         40 yıldır; biz tc istemezük diye bayrak açanlara; kucak açtık. ABD, AB istiyor diyerek açılımlardan açılımlara, açılışlardan açılışlara; koştuk ama, yine yaranamadık. Davul Zurna ile karşıladık, ayaklarına; TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ DEVLETİ’NİN mahkemesini götürdük yine yaranamadık.

Ağa babaları sağ olsunlar.

         Hastayım ustam hasta. Hastalığıma İnce hastalık dediler, kanser dediler, kansız dediler, Susuz kalmışsın damarların kurumuş, beynin çürümüş, belin bükülmüş, kanan kusuyorsun, ölüyorsun diyorlar ölemiyom, iyi olamıyom ustam.

         Şairini, dediği gibi;

         “Döndüm daldan düşen kuru yaprağa,

         Seher yeli dağıt beni, kır beni.

         Götür tozlarımı burdan ırağa.

         Yarın çıplak ayağına sür beni.

         ***

         Söz söylenmez doru sözün üstüne

         Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne,

         Ay bir yandan, sen bir yandan sar beni..” Diyem, diyom. Diyemiyom.

Sesim kesildi. Kolum kırıldı. Belim büküldü. Dilim tutuldu, çaresizliğimden.

Siz benim deli deli, saçma sapan yazdıklarıma bakmayın. Vatandaş MUTLU, MES UD, BAHTİYAR. Kandırılmışız bir kere; “BİR CAN GİDER, BİNCAN GELİRİZ DİYEREK.”

         Bir CAN’ın nasıl ele geldiğini düşünemeyen, bilmeyen beyinlerin, aklı buna yetmez. Canından CAN kopanlar bilir. TV ekranlarından, göstermelik, taziye sözleri, hepsi fasa fiso.

         “Güneşin ufuktan doğmasını” beklemek aymazlıktır. Gecenin içinden  güneşe doğru yürümek, koşmak ve direnmek gerekir. Güneşi hagi tepenin ardında karşılarsın bilinmez.

         Temmuz güneşi yükselirken tepemizde; yalancı güneşlere kendimizi teslim etmemek,  bol güneşli tatillerde, sahillerde kendimizi kaybetmeyelim. Ustam; Sonbahar, yaprak dökümü.

         Güzel günleri görme hakkımı öldürmeyin. Ben bu Kış ölürüm ya ustam. Seni bilmem.” Elin işte gözün oynaşta olmasın ustam.” Ben toprağa öyle göm ki ustam!..

         Yeni düşüncelerde, yeni düşüncelerle, fışkırayım yeryüzüne.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home