Perşembe, Ağustos 09, 2012

ÖLÜMÜN DİLİ YOK

                              Duygularımızın tutsağıyız. Tutsaklığımızın farkına varmadan yaşarız günü. Ağrımız, acımız, sevincimiz ve öfkemiz sarar bedenimizi kefen gibi. Unuturuz hemen dünü. Kırdığımız cevizleri, devirdiğimiz dalları, basıp geçtiğimiz çamurları anımsamayız dünden ne varsa.

            Şair Ahmet  Uysal  Öğretmenim seslanir İDA DAĞI patikalarından dostlarına 2010’ son günlerinde;

YENİ YIL DİLEĞİ

“n’olursunuz, kuşlardan söz edelim yine  yitik sokağımızı geri getirelim onlarla

eski yatağına götürelim yaz ırmağını mavi hayıtlarla süsleyelim üzerini bi güzel

kırdığımız dallar çok olmuştur kuşkusuz ama biz hep ıssız ılgınlardan yana olmadık mı

daha nasıl olabilirdik bunca zalim karanlık çökmüşken ülkemizin arka sokaklarına

sevdiklerimiz elimizden kayıp gittiğinde o tutkulu sözlere dilimiz nasıl dönerdi

siz yine de  ‘hiç kimsem’ olmaya gelin lütfen kır zambakları sizinle uç versin kar altında

Midilli’ye uzansın şarabımızın buğusu Sappho şiirleri okuyalım yirmi dört sularında

belki de çok hüzünleniriz bir fotoğrafla Külebi,  Cahit Sıtkı ya da Necatigil okuruz

elimde kalsın eliniz öylece birkaç saniye hemen ilk dakikalarında iki bin on bir’in

türkülerimizi bulalım orada gülün dibinde bırakalım dudak dudağa olsun sözcüklerimiz

iki yanında uzun saplı gelinciklerin boy attığı o tozlu yol buluştursun kuşlarımızla bizi!”

 

YAŞAMAK BİR FIRSATTIR.

Yaşadığının farkına varana. Barışı, sevgiyi,  muhabbeti, dostluğu, kardeşliği, birlik ve dayanışmanın erdemiyle kendini yoğurana. “Bastığı toprağın altında binlerce kefensiz yatanın.”kemiklerini sızlatan eylemlere göz yummadan, kulak tıkamadan, seslenmeden geçememektir yaşamı  bir fırsat olarak değerlendirmek. Yoksa, hepsi boş.

Başı dik, aklı önde, bedeni izde; Özgür ve mutlu bir yarınlar için sağlıklı olmaktır  öncelik..

“Bu can sana emanettir, Onu korumamak kendine ihanettir. İhaneti engellemenin yolu sağlık,esenlik barış ve sükunettir.

 

BANA GÜVENMEYİN

 “Adamın biri gazetedeki iş ilanı üzerine görüşmeye gelmiş. 
İş ilanında üniversite mezunu, iyi Fransızca konuşan, pazarlama konusunda tecrübeli bir yönetici arandığı yazıyormuş. 
- Hoş geldiniz, hemen başlayalım. Hangi üniversite mezunusunuz? 
- Üniversite mezunu değilim. 
- Öyle mi? O zaman yabancı dilinize güveniyor olmalısınız. 
- Yabancı dil bilmem. 
- Demek bilmiyorsunuz. O zaman tecrübenize güvenerek geldiniz. 
- Pazarlama konusundan anlamam. 
- O zaman niye geldiniz canım kardeşim ? 
- Bu işte bana güvenmeyin. Onu demeye geldim.”

GÜNEYDEN

KUZEYE

DOĞUDAN BATIYA

BATIDAN DOĞUYA YİTİP GİDEN EĞİTİM NEFERİ

ÖĞRETMENİM  NAMİ GÜNEY

 BİGADİÇ’Lİ EĞİTİM, BİLİM,KÜLTÜR

EMEKÇİSİ

IŞIKLAR İÇİNDE OLSUNLAR.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home