Salı, Ocak 02, 2007

İS SİS YAMAÇ


Bu yazımızın esas ismi  Sisli Yamaçlar"dı. Bilgisayarımın azizliğiyle ikinci kez yazmak durumunda kalıyorum. Dosya, dosya üstüne kaydettiğim için ikinci kez   yazmaya karar verdim.

          Başlığımızı oluşturan sözcüklerin bir biriyle bağıntısı yok. İlk yazımın tadını bulur muyum bilemiyorum? . Ne çıkarsa? İşim insani konuların ırmağında yıkanarak, zaman içinde yol almanın uğraşındayım. Kimseye is çalmak, dağın yamaçlarındaki ve ovanın yüzündeki sis gibi yok olmak, buharlaşmak yerine kendimi Ulus'un, Seydan'ın, Koca Yayla'nın, Seydan Dağlarının ve Demirci Dağları'nın yamaçlarına sürerek sözcüklerle tırmanmaya uğraşarak,   MUSA  EROĞLU'NUN ; " Şu dağın yamaçlarına yaslan be Halil İbrahim, Uslan be halil İbrahim"i dinliyorum

         Sındırgı Haber' Konuğu olarak görücüye çıkıyorum. Arada sırada olsa da tadında söyleşilerle sözleri yinelemeden, günlük insani, eğitim, yerel ve genel konularda bir buket yapıp okurlarla birlikte olmanın   mutluluğunu yaşamaktır hevesim.

         Sonbaharı geride bıraktık. Takvimlerde Kışa girdik. Doğa kendi dinamikleri içinde geleceği şekillendirdiği bir gerçek. Kağıt üstünde ki gösterimler bizi yanıltıyor. Şu günlerde, yazdan kalma günleri, bahar mevsinin yeniden yaşıyoruz. Gece gündüz ısı değişimleri sabah ve akşam saatlerinde; yaşam alanlarımız, kömür ve havadaki suyun yoğunlaşmasıyla sise dönüşüyor. Bacalardan çıkan is ve zehirli gazlar, kasabamızın üstüne kabus gibi çöküyor.

         Bu anlatımlarımız, insan davranışlarını yakından ilgilendiriyor. İnsanlarımız kirli havayı soluyunca, duyguları kirleniyor. Kirlenen duygularımızı temizlemek için   birbirimizi dinlemek ve anlamak gibi görevimiz var. Hayal kurmak isteyenler, akşam güneşinin batışını, gerçeği görmek isteyenler, sabah güneşinin doğayı aydınlatışını izlemeyi öneririm.

          Bu anlamda; İnsan davranışlarını betimleyen, ÜÇBİN YILLIK  SÜMER KİL TABLETlerinden bir şiirle; insanı nasıl tanımlandığınıı aktarayım.

        

"Eğer aç iseler ölmüş gibidirler.

         Eğer tok iseler tanrılarla yarışırlar.

         Eğer işleri yolunda giderse, göğe uzanmış gibidirler.

         Sıkıntıda iseler, yer altına girmiş gibi olurlar."

        

         İnsanımızın yaratılışında ki bu özellikleri bizim   değiştirmemiz olanaksız. Ancak, insanın insanın  zihninlerindeki sislerin dağıtılmasıi dostunun yüzündeki islerin temizlenmesine yardımcı olmak insani bir sorumluluktur diye algılarım.

         Yaşam yolumuzdaki, düzlükler,ırmaklar, yamaçlar tırmanılırken, her insanın dostunu yanında görmesi en tabi hakkıdır.

          Bir BAKIŞ, bir tatlı TEBESSÜM, DOSTÇA SELAM  yeter.

         Ankara'dan sevgilerle.

        


--
İhsan DURAK
Öğretmen (E)
http://ihsan.durakailesi.com

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home