Perşembe, Nisan 26, 2007

DİBEK (TAŞI) ALANI



--

         İlçemiz köylerinde, düğün törelerinde, bir muhabbet yeridir, dibek taşları. Keşkek dövme törensel bir olgudur. Düğün evinin keşkeği, davul zurna eşliğinde, şen şakrak   meydan oyunları ve düğün sahiplerinin  (Oğlan ve kız evinin)  şanına uygun olarak "DİBEKTE KEŞKEK DÖVME" nin   yapıldığı günlere tanıklık ettik.

         Aklıma nereden takıldı bilemiyorum?  Gittiğim köylerde dibek taşını ararım. Çünkü dibek taşı, insanlıkla beraberdir. Avcılık döneminden başlayarak, tekerleğin, ateşin bulunuşuyla insanlık yeni bir çağa girer.

         İnsanlığın çiğ  beslenmeden, pişirme ve   besinleri ezerek yemeye başlamasıyla  hazmı zor tahılların ezilmesi, un olarak kullanılmasına dek, geçen zaman diliminde; besinleri parçalama yollarının da geliştiği bir gerçektir.

         Her evde havan, bulunması beklenemez. Ezme işleri, sert cisimler arasında gerçekleştiği bir gerçek. Zamanla, ezme işinin yapılacağı araçlarında şekillendiğini görüyoruz. Sözgelimi; sarımsağı, susamı, cevizi, bademi, afyonu ezme işinde; ağaç ve taş havanların kullanıldığı, yağ değirmenlerinde silindirlerin kullanıldığını gördük.

         Tahılların kırılması ve dövülerek ezilmesi için kullanılan  büyükçe oyulmuş taşlara dibek adı verilir. Dibeklerin bulunduğu meydanlara   "Dibek Alanı" olarak isimlendirilir. Törensel bir anlamla, dibek alanları, oyun ve düğün meydanları olarak kullanılır.

         Sındırgı köylerinde; Dibek alanlarının temiz ve düzenli olması  komşuların sorumluluğundadır. Ancak Köy dışı arazilere de isimlerin verildiği bir gerçektir. Düvertepe, Çamalanı Köyü ve Çılbırcı Köylerinin kesişiminde kalan; verimli düzlük, çevresi yükseltilerle kaplı   araziye (mekiiye) dibek alanı olarak adlandırılmıştır.

         Köylerimizde ki; dibek taşları, sınır taşları, çeşme başları, dibek taşları mihenk   taşları olarak kabul edilir. Yerleri değiştirilmez. Ayrıcalıkları vardır diye bilirim. Bu anlamda önem kazanırlar. İşaret ve iz olarak kullanıldıkları bir gerçektir.

         Sözün burasında; derin düşünceyle açıklarsak, Bu alanlar, havanlar, dibek taşları, sınır taşları insanın insan olmasında, ölçü, biçimlenme, etkileşim ortamlarıdır. Atalarımızın söylemiyle;" Sofrada elini, mecliste dilini" ölçüyle kullanmayı, söylenen kelamı(sözü) dinlemeyi, oyunu kurallarına göre oynamayı öğreten mekanlardır.

         Bu anlamda;"DİBEK ALANI"  yiğidin harman olduğu, sözün hasının söylendiği, gizli ve kapaklı konuşulmadığı aleniyetin hakim kılındığı, tahılların yeniden biçimlendirildiği törensel mekanlar.

         Zühtübey Caddesi Arnvut kaldırımı yapıldığı 1980'li yıllarda; nereden geldiğini bilmediğim bir dibek taşını, şimdiki Çavdaroğlu Mahalle Muhtarlığı binasının olduğu yere yerleştirdim. Sonra,   Balıkesir'e taşınmam arasında, unuttum. Geçen hafta Cumartesi günü Pazar yerinin kuzey doğu köşesinde  bu taşı görünce duygulandım. Nereden geldiği değil, toplumsal işlevi beni yeniden düşünemeye sevk etti.

         Kaybolan toplumsal değerlerimizin yeniden gün yüzüne çıkarılması, saklanması anlamında sahip çıkılmasına sevindim. Gazetemizin sahibi Hakan Ağabeyimden   bu yazının yayımlandığı Konuk yazar kavramı yerine DİBEK TAŞI veya DİBEK ALANI adıyla yayımlanması daha anlamlı olur diyorum.

         Aslında Sındırgı Camiicedit Mahallesinde; Çitlenbik Üstündeki; Foto Günal, ve Evci Mehmet Amcanın..... evlerini baktığı meydanın adına da "DİBEK ALANI" olarak anılır diye anımsıyorum. Sağlıcakla kalın, bol kazançlı günler.

tp://ihsan.durakailesi.com