Cumartesi, Ekim 20, 2007

AYNA



         İçinde bulunduğumuz,  İlköğretim Haftası; toplumun geleceğini oluşturan çocuklarımızın; toplumsal ilişkilerinin   şekillendiği, insani ilişkilerinin temellerinin atıldığı, insan yaşamının  en önemli  anlamlı zaman dilimidir. İnsanın ilk öğretmeni, ilk okulu, ilk arkadaşı, ilk,ilk, ilk…. İnsanın kimyasını değiştiren olgu ve eylemlerdir.

         Dr. Faruk Bayülkem diyor ki;" Çocuğun aynası, anne ve babasıdır. Çocuk bu aynadan   daima güzel şeyler görmek ister."

         Bu düşünceden ivme alarak açılalı ve saçılalım.

         Yaşadığımız  ve geçtiğimiz yüz yıl çocuklarını kendi içlerinde tanımlaya çalışırsak; savaş çocukları, barış çocukları, Kent çocukları, kır çocukları, sokak çocukları diyerek tasnifleye biliriz.

         Savaş çocuklarının yetişme ortamlarını incelediğimizde; acıyı, yokluğu, tedbirli olmayı, her an her şeye hazır olamaya çalışan; düşünceli, ölçülü insan modellerine daha çok rastlarız. Ya da benim gördüğüm,DEDEMLER, SİYASİLER, YAZARLAR AKADEMİK VE TACİRLERdeki   insan tiplarini böyle algıladım. Birinci ve ikinci Dünya Savaşları'nın ağır koşulların da  çocukluklarını yaşayanlar. Anne ve babalarının   yaşadıklarından etkilenmemeleri olanaksızdır.

         Barış Çocuklarına gelince; onlar ki Tüm sıkıntıları çeken anne ve babaların tek derdi; " biz sıkıntılar ve yokluklar gördük onlar görmesin   duygularıyla beslenip büyütülmüşlerdir. Ne varlığın, ne yokluğun kıymetini bilirler. Sanki bu günlere gökten zembile indiklerini sanırlar. Durum böyle olunca kuşaklar arası    duygu ve dünce çatışmaları olması kaçnılmazdır.

         Kent çocukları;  savaş ve barış dönemlerinde   ana kuzularıdırlar.Bu günkü anlamda; cafe, bar, eğlence, vur patlasın çal oynasınlar. "Bir ellerinde ayna, çal çal oyna." Dünyada esen  vurdum duymazlık duygularını besleyen protest yöntemleri veya   kul zihniyeti duygularının esiri olara özgür bireyin hak ve sorumluluklarını dışlayarak kendilerini bu zeminlerde ifade etmeye çalışırlar.         Kırsal kesim, kentlerin çevrelerinde ki varoşlarda yaşamak zorunda olan çocuklarımız; aile bütçesine doğrudan katkı yapa bilmenin telaşıyla  dünyadan bir haber olarak yaşamlarını kazanmaya çalışırlar.

         Çocuklarımız geleceğimiz. Bu düşünceden olarak; Çocuktur ne bilecek diyerek onları küçümseme , yok saymak hakkımız yok. "Her toplum kendi geleceğini kendi belirler." Bu geleceğimiz belirleme işlemi kendi aile yaşamımızdan örnek davranış modelleri üretmeyle başladığını belirten sayın DR. Bayülkem anne ve babalara bir anımsatmada bulunur.

         Yerinde olur mu bilemem bir halk türümüz dizeleriyle yazımızı   sonlandırıp Haftamızı kutlayalım.

         " Ayna ayna ellere, aynam düştü yerlere.

         Ayna kurban olayı seni tutan ellere…"

         2007-2008 Eğitim ve öğretim yılı hepimize kutlu olsun diyerek; başarılı sağlıklı çalışmalar diliyorum.

        

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home