Perşembe, Haziran 19, 2008

ÇAĞDAŞLIK,


 

"Gülüş bir yanaşımdır bir öbür kişiye,

Birden iki kişiyi döndürür bir kişiye

Anılarından kale yapıp sığınsa bile,

Yetmez yalnız başına bir ömür bir kişiye"

 

            Zaman tünelinden  çok gerilere gitmeden, konuya geçelim. Yıl 1973. Cumhuriyetimizin 50. yıl dönümünü kutluyoruz. İkamet Edremit. Kutlama alanımız Türkiye.

            Bu gün;  Cumhuriyetimiz'in 10'nuncu Yıl Marşı'yla coşmaya çalışanlara  takılalım.   O günde; 50'nci yıl Marşı'yla ülkemiz insanlarını coşturmaya, dağlara taşlara sloganlar yazıldı. Afişler asıldı.

            50'nci YIL Marşımızın İlk dizesini anımsamaya çalışıyorum." Müjdeler var yurdumun, toprağına taşına. Erdi Cumhuriyetim Elli şeref yaşına. Bu rüzgarla şahlanmış dalga dalga bayrağım. Başka bir tuğ yaraşmaz Türk'ün özgür başına. Erdi Cumhuriyetim Elli Şeref Yaşına."

            15 yıl sonra; Cumhuriyetimizin 100'ncü yılını kutlaması var.

            GELECEĞE NELER MÜJDELEYCEĞİZ?

            Yurdumuz baştan başa müreffeh mi?  Her kentin deki  çağdaşlık, modernlik aynı mı? Tüm kentlerin insanları mutlu mu? Seçimleri kazanmak için sadaka ekonomisini ayağa kaldırdığımızı, yiğidi  kuru soğana muhtaç ettiğimizi, diplomalı işsizler ordusu yarattığımızı, "iki çocuk yetmez,  normalı 4-5 çocuk olmalıyı", kıyılarımızı nasıl betonlaştırdığımızı, koylarımızı, şeyhlere şıhlara nasıl pazarladığımızı,  iç ve dış borçlarımızı ne kadar artırdığımızı….mı?

            Avrupa Birliğine gireceğiz diyerek; Ülkemizin "dahili ve harici bedhah"larıyla sarmaş dolaş olduğumuzu, fabrikalarını söküp dış ülkelere giden sanayicilerimizle, her kentimizde dev alış veriş merkezleri, yay adaları, renk cümbüşleri, eğlence merkezlerini yaptığımızı,  bu ülkenin altını üstüne getirdiğimizi mi?

            Binlerce yıldır sanki bir arada yaşamıyor muşuz gibi, farklılıklarımızı öne çıkararak bölücülüğe, kargaşaya, huzursuzluğumuzu mu? iç ve dış tehditler kaşısında el pençe divan… olduğumuzu mu?

            Çağdaşlık, modernlik, mutluluk bunlarsa;"İstemez kalsın."

            Küresel aktörlerin yarattıkları yeni anlayış ve görüşler ışığında; dünyanın yeniden paylaşımı, ulus devletlerin yok edilip şirket devletler kurulmasında hertürlü  enstürmanı kullanların değirmenine nasıl su taşıyabilirz.

            Benim inanç sistemimi, etnik çeşitliliğimi, bölgesel farklılıklarımızı… kullanarak ülkemize egemen olmaya çalışanlara;

            Mehmet Akif Ersoy Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızı ateşleyen  mısralarıyla yanıt veriyor.

            "Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım

………………………………………………..

……………………………………………….

 

            Garb'ın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar;

            Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

            Ulusun, korkma!... Nasıl böyle bir imanı boğar,

            "Medeniyet" dediğin tek dişi kalmış canavar?"

           

 

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home