Perşembe, Ekim 08, 2009

ÖFKELİ YAŞAM

Davranış kalıplarımızı tanıyalım. Basit olanlarda başlayıp karmaşık olanlara gidelim.

         Güleç yüzlü, yardım sever, yiğit, mert, dürüst, sakin, saygılı, edepli, çalışkan, babacan… gibi davranışlarımız bizim kimliğimizdir.

         Yalancı(riyakar), güvensiz, kavgacı, edepsiz, küfürbaz, çimri(hasis), kıskanç, dedikoducu, kavgacı, anlayışsız,kabadayı, kibirli… gibi davranışlarımızı gören çevremiz bizi yadırgar.

         Eğitim dili olarak tanımlamam gerekirse; insani ve hayvani davranışlar olarak açıklamakta yarar vardır.

         Basını, tvleri izlerseniz görürsünüz. Koca koca, yaşlı başlı, kendi konularında kendilerini uzman ilan eden, kendilerini birikimli, kültürlü ad edenlerin davranış modellerine bir bakınız. Kendinizden utanırsınız.

         Siyasetçisinden, sporcusuna, sporcusundan magazin proğramları ve tv dizileri öfkeli yaşamı körükler nitelikteler. Kin, nefret, ihtiras, gasp, öfke hakim  diziler.

         Dünyada ne kadar insan varsa o kadar da değişik istek ve önerilerin olması kaçınılmaz.

         Ancak Toplumları, uyuşturan, duyarsız kılan, toplumum bir biriyle kavgalı, sokaktaki insanlara kini, öfkeyi, hırsı, acımasızlığı, sadizmi yüklersen; sokaktaki, caddelerdeki, kentlerdeki, köyler ve kasabalarda k huzur ve güven ortamı alt üst olur.

         Soysal dayanışmanın da, ekonominin de, kültürün de, siyasetin de mayası, karşılıklı güvendir. Tüm güzellikler, başarılar, güven üzeride yükselir.

         Bu durumda; kendimizi ve kendi çevremizdeki insanlara öfke kontrolu dersi, kursu mu açmalı? Yoksa Bu toplumu yeniden mi yaratmalı? Önerilerimin ikisi de boş öneri. Neden boş olduğunu belirtmeliyim? On binlerce yıldır insanlığımız ne çektiyse; Kralların, kral adına hareket edenlerin, yönetici güçlerin, hakim güçlerin baskı ve zulümlerini, atalar,boyu çeke gelmişlerdir.

         Yiğitlik-mertlik tüfek icad olunca, doğruluk-dürüstlük para kullanılmaya başlanınca, ilim artıkça zalimlik artmış. Yeryüzündeki tüm inanç sistemleri insanlar arasında ki, dostluk, kardeşlik gibi insani olguları korumaya, yaymaya çalışırken görün ki insanlığın başına neler gelmiş.

         Öfkenin egemen olduğu yerde; akıl baştan gider. Yerine insanı korumayan, insanı örseleyen, aşağılayan, insanı iten, öteleyen ayrımcı duygular davranışlarımızı yönettiğine inanırım.

        

'Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır!'

"Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar."

Mustafa Kemal

Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip'in sorusuna Mustafa Kemal'in yanıtı. Kaynak: İsmet Giritli,

 


0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home