Perşembe, Ekim 08, 2009

YAŞAMAK

        “Şımarık, her istediğinin yapılmasına alışık bir kadın, ünlü bir ressama gider. Resmimi yaptırmak istiyorum.

         Ama;

-          Hem iyice bana benzesin. Hem de güzel olsun.

Ressam kadına iyice baktıktan sonra;

-          İkisinden birisini seçmek zorundasınız!..”

***

Yediden yetmişe, herkes yaşamak ister. Devinimlerimizin tümü yaşamak içindir. Canlılar aleminde tüm hayvanlar, bir biçimde yaşama savaşımı verir.

Organizmalar(canlı varlık) alemin de egemen olan düşünce; Et yiyen hayvanlar, ot yiyen hayvanlara egemendir. Bu kuralı tersine işletmek, koyuna et, kurda ot yedirmeye benzer. Hem etle, hem otla beslenen biz insanlar arasındaki insani ilişkiler de,  kısmen buna benzer.

Tarım öğretmenimiz derslerimizde bizlere takılırdı;

“-Çocuklar, ot kafalı olmayın, Zoolojik bir kuraldır, ot kafalıları; et kafalılar yönetir.”diyordu.

Yaşamak üzerine onlarca düşünce üretilip şiirler yazılmıştır.

“YAŞAMAK, orman gibi kardeşçesine.

Bir ağaç gibi tek başına hür...” Mümkün mü? Evet mümkün. Sizi, yalnız başına bırakıp,  hür düşünüp, hür yaşatırlarsa. Sözün tam burasında Prof.Dr. Faruk Erem diyor ki;

“YAŞAMAK

Acı gerçek

Tatlı yalan

Sadakat(bağlılık) yorgunluğu

Eski resim üstünde toz

Yaşamak, yaşamak…

Allah’ım, yazdıysan boz

Geldim sana seke seke

Aç kapıyı bezirganbaşı

Yüzümde kuruyan leke

Gözyaşı

10 yıl önce aramızdan ayrılan hukukçumuzun kaleminden damlayan bu duygular.

***

Şimdi bir zorunlulukla karşı karşıyayız. Aklımız çatal, dilimiz çatal, düşüncemiz çatal, elimiz çatal, kolumuz çatal… çatal matal, kaç çatal? Diyerek, yaşama işini bilmecelere dönüştürdük. Bir birimizin aklını karıştırmayı o kadar iyi başarıyoruz ki, bırakın gitsin. İnsanca yaşamak için, çatal matal düşüncelerin, davranışların, anlamsızlıkların yaşama katkısı sizce ne olur?

Adamın arkasından “deme, deme, demedim mi? Deme, deme, demedim mi?..”şarkısını söylemezler mi? Haydi hayırlısı.

Yaşamak için iyi, güzel, başarı bizim oluyor.  Hamd’ü senayla.

Yolsuzlar, hırsızlar, yokluklar, açlıklar, kıtlıklar, örtbaslar, kimin, neyin adına? Sen, ben, bizim oğlan, hala, dayı, damat, yeğen gökten zembille varsıl iniyorlar. Ben sen o… züğürt ağa torunları.

Gerisi;” Yatan millet sağ olsun, kalan sağlar bizimdir.”

Nasıl olsa bu vatan,”yağma hasan böreği”.


0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home