GİYİLMEYEN KÜRK
Dünya kurulduğundan bu güne insanlık mutluluğu arar. Sonsuzluğu ve ölümsüzlüğe çareler arar. Çıplak geldiği dünyaya, çıplak gitmeyi içine sindiremez. Yenilmeyeni yemeye, içilmeyeni içmeye, giyilmeyeni giymeye sonsuz uğra verir.
Başardıklarını kendine, başaramadıklarının sebebini başkalarında arar. Geçen haftanın gündemini ülkemizde yeşertilmeye çalışılan demokrasinin, temsili sistemim özünü teşkil eden millet vekili aday adaylarının, seçim bölgelerindeki liste sıralamalarının heyecanıyla 11 Nisan, saat 17’yi bekleştik.
Liste başı olanların koltukları kabardı. Listedeki yerini beğenmeyenler kendi sıralarına burun kıvırdılar. Listeler giremeyenlerin kimi; bir daha ki seçime kadar diyerek ya sabır çekti. Kimi, bulunmaz Hint kumaşları tv ekranlarında kendi partilerine ver yansın ettiklerini izledik. İstifa edip çekip gidenlere yolunuz açık olsun demek düşer.
Demokrasinin olmazsa olmazı siyasi partileri, zaptı rabt altında bulunduranan DİNAZORLAR, dünyanın yaşadığı değişim rüzgarlarından haberleri olmadığı anlaşılıyor. Kendini yenilemeyen siyasi, ticari, insani, ilmi değerler YOK OLMAYA mahkümdur. Dünya her şey değişip, gelişip büyümek ve kendini çağa ayak uydurmaya çalışamaya mecburdur.
Yüz yıl önceki siyasi değerler sistemiyle, yüz yıl sonraki siyasi değerlerin bir farkı olmalı. “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye; bu yeni dünya da ki yerini bulur.”İsmet İnönü diyerek İkinci Dünya Savaşı sonrası söylemi budur.
O günlerden bu günlere, dünya yeniden şekillendirilmekte. Dünya, egemen güçleri arasındaki savaş, enerji kaynaklarının paylaşım savaşıdır. Bu durumda ülkelerdeki siyasal güçlerin yerinden ve uzaktan kontrolu gerekmektedir.
Üzerinde yaşadığımız ülkemizin yer altı ve yerüstü kaynakları elimizin altından kayıp giderken, senlik ve belik kavgasına düşen siyasal güçlerin son otuz yılda nasıl dağılıp yok olduklarını yaşadık. Şimdi esameleri okunmuyor. Yerlerine yeni siyasi aktörler konuldu.
Kulluğun, köleliğin, tutsaklığın, bağımlılığın… bin bir türlüsü vardır. Siyasi, etnik, dini, ahlaki, ticari dağınıklık ve tutarsızlıklarımız; kişi, ülke siyasi sonumuzu belirler. KENDİ BAŞINI BAĞLAYAMAYANLARIN GELİNBAŞI BAĞLAMAYA KALKMALARI ÜLKEMİZİ FELAKETLERE SÜRÜKLER.
Bu gün samur kürkler içinde olanlar, yarın samur kürklerinin kendilerini kurtarmayacağını bilmeleri gerekir. Dün çıplak gezenlerin bu gün tavşan kürküyle ortalıkta dolaşmaları, tazı kürkü giyenlerce parçalanacağını düşünmelerinde yarar var. Şu günlerde ortalık tilki kürkü giymişlerle dolup taşıyor. Dün aslan, kaplan kürkünde olanların kürkleri sırtlarından alınınca daha da vahşileştiklerine tanık oluyoruz.
İktidar olmak için, kendi, kendinin iktidarı olmak gerekir. Tüm suçları başkalarında arayacağımıza kendimizde aramamız gerekir. Kırda, köyde, beldede, kasabada, ilde ve kentlerde ki siyasete egemen olmanın yolu, kendi yolunu, kendin açmandır. Başkası gelip senin evinin, barkının yolunu açmaz. Başarısızlıkta suçlu arama.
AMA, ANCAK VE LAKİN;
“SUÇ, SAMUR KÜRK OLMUŞ. KİMSE GİYMEMİŞ.”Atalardan yadigar bir söz.
HERKES KENDİ İŞİNE BAKSIN.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home