YOZ VE ÖZ DEĞİNMELER
Nisan ayı bu coğrafyada yeşerme ayı olarak tanımlanır. 21 mart NEVROZ bayramı olarak tanımlanan doğanın yeniden uyanışına tanıklık yaparız İLKBAHAR ayları boyunca. Doğanın kendi içindeki devinimleri insanın duygu ve düşüncelerine de doğrudan yansır.
İLKBAHAR MEVSİMİ; yaşamımızın gençliğini, YAZ MEVSİMİ; yaşamımızın olgunlaşmalarını, SONBAHAR; erginliklerimizi, KIŞ MEVSİMİ; aslımıza dönüşe hazırlanmalarımızın zaman dilimi olarak tanımlar duygu düşünce üstadları.
Cumhuriyet Türkiyesi’nin EN Büyük Eğitimcisi ORD. PROF. DR. İsmail hakkı Baltacıoğlu’un insana özel değerlendirmesini okuyalım.
“TOPLULUK İÇİNDE YAŞAYAN BİR İNSAN İÇİN EN BÜYÜK ACI ANLAŞILAMAMAKTIR.”
“DAİLY-NEWS” gazetesinde yayımlanan, bir İngiliz seyyahın anlattığı bin menkıbe;
“Bu gün kendi eşyamla, yol arkadaşım eski bir Macar zabitin eşyasını taşımak için bir köylünün arabasını kiraladım. Sandıklar, portmantolar, denkler, paltolar, kürkler atkılar hep açıktaydı….
Yatak için ot satın almak isteyince; bir TÜRK bana refakat teklifinde bulundu. Köylüde öküzlerini koşumdan çıkarıp arabayı bizim eşyalarımızla beraber sokağın ortasında bıraktı. Ben onun uzaklaştığını görünce;
- Burada birisi kalmalı diye düşündüm.
- Yanımdaki TÜRK hayretle sordu;
- Niçin?
- Eşyamızı beklemek için.
- Ne lüzumu var? Eşyalarınız bir hafta gece gündüz burada kalsa bile dokunan olmaz.
- Ben bu sözleri kabul ettim ve döndüğümde her şeyi yerli yerinde buldum.”
Şu noktayı unutmamalı ki, o sırada İslam askerleri mütemadiyen gelip geçmekteydi… Bu vaka Bütün LONDRA Kiliselerinin kürsülerinden ilan edilmelidir. İÇLERİNDEN BAZILARI RÜYA GÖRDÜKLERİNİ ZANNEDECEKLERDİR. Artık uykulardan uyansınlar.” Fransız Tarihçi A.UBİCİNİ 1855
İnsanımızın mayasında bulunan DOĞRULUK, DÜRÜSTLÜK, MERTLİK, GİRİŞKENLİK, EŞİTLİK, ADALET, HAKK’A İNANÇ, KONUKSEVERLİK… yaşamı boyunca gözettiği öz değerlerdir.
Bu anlamda; sözleri, davranışlarına yansıyarak yaşamlarını düzenlerler.
ANADOLU İNSANIMIZIN TEMEL ÖZELLİKLERİDENDİR. KESİNLİKLE; “ÖRTÜLÜYÜ AÇMAZLAR, AÇIĞI ÖRTMEZLER.”
***
Geçmişimizi tanımlamaya, özden olanları aktarmaya çalıştım.
YOZLUKLARIMIZ;
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.
Her koyun kendi bacağından asılır.
Üzüm, üzüme baka baka kararır.
Kenarına bak bezini al, anasına bak kızını al.
Kırk kuluplu kazan, tut birini, sende kazan.
Devlet malı deniz, yemeyen domuz.
Eşek eşeği, ödünç kaşır.
Vatandaş çamura batmış mı? Bas başına, atla geç.
Türk, boş böğrünü dürt.
Ağlayanın malı gülene yar olmaz…”
***
Özü, öze bağlayalım. En öz sözü, kendimize rehber alalım. Kenarlarda, köşelerde, ışıklı levhalarda, gıcık kaptığım söz “ÖZ”
Kavramıdır. Ceviz, fındık.. içi dışı, kabuk ve özü birdir. Kabuk,özü korur. Özün, özü Özün içindedir. Bir birinden ayrı düşünülemez.
Özsındırgılı, özbalıkesirli, öztürkiyeli, özleblesitan, özçorapçı, özçorbacı, özokullu… olunca; diğerleri YOZ anlamı ortaya çıkar.
Bu durumda bölücüğün, ikiliğin batağına saplanır kalırsınız *İ DURAK İ*.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home